Melih Şabanoğlu

Futbolun üç temel parametresi var; fizik kalite, teknik ve taktik.

Bu üçünden fizik kalite Marksist anlamda futbolun altyapısını oluşturuyor. Teknik ve taktik ise üstyapısını. Futbolda teknik ve taktik, eğer altyapı sağlamsa, yani fizik kalite yeterliyse sonuca tesir ediyorlar. Eğer fizik kalite yetersizse teknik ve taktiğin sonuç üzerindeki etkisi oldukça  zayıf kalıyor.

Galatasaray-AC Sparta Praha eşleşmesinde bu üç kalem itibariyle Galatasaray’ın rakibine karşı tek üstünlüğü teknik kalitesiydi. Fizik kalite ve taktik anlayışta ise AC Sparta Praha belirgin bir üstünlük kurdu. Bundan ötürü modern futbolda beklenen oldu; Galatasaray’a fizik mücadele ve taktik anlayışta galebe çalan AC Sparta Praha hak ettiği bir sonuçla son 16 turuna devam eden takım oldu. Galatasaray ise ligimize döndü.

Bu maçı uzun uzun analiz etmeyeceğim. Sadece sonuca dolaylı ve dolaysız yoldan tesir eden faktörleri sıralayarak Galatasaray’ın yenilgisini tartışmaya çalışacağım. Bu tartışmayı başlatmak için en başa, geçen yaz aylarına uzanmamız gerekiyor.

Alırken kazanmak

Yaz döneminde AC Sparta Praha kanımca gösterişsiz ve ucuz, ama önemli transfere imza attı. En önemli hamleleri bir sezon önce AC Sparta Praha’nın Çekya ligi şampiyonluğuna 12 gol ve üç asistle büyük katkı veren Tomas Cvancara’yı 10,5 milyon Euro meblağa Borussia Moenschengladbach’a göndermeleri oldu. Elde ettikleri bu geliri oldukça verimli harcadılar.

Örneğin bu eşleşmede Galatasaray’a iki gol atan Jan Kucta’yı 2,5 milyon Euro’ya transfer edildi. Yine bu eşleşmede attığı iki gol ve yaptığı bir asistle AC Sparta Praha’ya büyük katkı sağlayan Angelo Preciado da 2 milyon Euro karşılığında AC Sparta Praha kadrosuna katıldı. Dün ikinci golü atan Indrit Tuci’nin transfer bütçesi ise sadece 1 milyon Euro’ydu. AC Sparta Praha’nın UEFA Avrupa Ligi gruplarında ikinci olarak üst tura çıkmasına büyük katkı veren forvet oyuncusu Veljko Birmançeviç Toulouse’dan kiralandı.

Uzatmayayım AC Sparta Praha yazın gönderdikleri futbolculardan toplamda 13 milyon 530 bin Euro gelir sağlarken bunun 7 milyon 680 bin Euro’su, takımı son 16 turuna taşıyan genç ama değerli oyunculara harcandı.

Transfer stratejisi

AC Sparta Praha transferlerini teknik direktörlerinin oynatmak istediği fizik kaliteye dayalı takım oyununu dikkate alarak gerçekleştirdi. Kanımca bu çok önemli, zira transferde rasyonel ve doğru bir strateji izlendi. Bu transferler sonucunda oluşturulan kadroda iki şey dikkat çekiyor.

İlki oluşturulan takımın yaş ortalamasının 25,44’le oldukça genç olması. İkincisi de takımdaki oyuncuların uyruklarının mümkün olduğunca yakın coğrafyalara ait olması. AC Sparta Praha oyuncuları çok sayıda dilin konuşulduğu bir Babil kulesinde yaşamıyorlar. Nijerya ve Ekvador’dan gelen iki oyuncu dışında 26 kişilik takımın futbolcularının uyrukları şu ülkelere ait: Çekya (15), Slovakya (2), Arnavutluk (2), Sırbistan (1), Finlandiya (1) ve İskandinav ülkeleri (4). Görüldüğü gibi oldukça homojen sayılabilecek bir coğrafi dağılım söz konusu.

Fizik kalite

UEFA, Avrupa Ligi’nde mücadele eden takımların maçlarda kaç kilometre kat ettiklerine ilişkin bir istatistik paylaşmıyor. (Koşu mesafeleri sadece Şampiyonlar Ligi’nde yayınlanıyor.) Bu açıdan elimde bir bilgi yok. Sadece bir bilgi kırıntısına sahibim.

Rıdvan Dilmen TV 8,5 kanalındaki programında AC Sparta Praha’nın maçlarda ortalama 125 – 130 kilometre mesafe kat ettiğini söyledi. Dilmen’in verdiği bu verinin gerçek bir istatistiğe dayandığını farz edecek olursam ilk olarak AC Sparta Praha’nın maçlarda kat ettiği mesafenin oldukça sıra dışı olduğunu ifade etmeliyim.

Buradan hareketle AC Sparta Praha’nın, Molde FK ve FC København gibi İskandinav ekolüne mensup takımlarda gördüğümüz bir şeye, üstün bir fizik kaliteye sahip olduğu anlaşılıyor. Bu da bize, AC Sparta Praha’nın ilk eşleşmede niçin Galatasaray’a büyük bir sorun çıkardığını ve dünkü randevuda nasıl farklı galibiyete ulaştığını büyük ölçüde göstermiş oluyor.

Taktik üstünlük

Ancak AC Sparta Praha’nın tek özelliği üstün fizik kalite değil. Taktik anlayışları da oldukça iyi seviyede. Bu açıdan AC Sparta Praha’nın, Galatasaray’a karşı geride olduğu teknik eksikliğini bu iki kaliteyle kapattığını söylemeliyim.

Burada taktik açıdan AC Sparta Praha’nın ne kadar iyi olduğunu ortaya koyan iki örneğe yer vermek istiyorum.

İlk örnek, dakika 7,11. AC Sparta atağında Barış Alper Yılmaz Tomas Wiesner’den topu kapıp Galatasaray’ı hücuma çıkarıyor. Ancak Wiesner karşısına dikilince Yılmaz topa basıp geriye dönüyor ve Lucas Torreira’ya oynuyor. Torreira da orta dairedeki Kerem Demirbay’a yerden seken sert bir top gönderiyor. Demirbay bu topu sol ayağıyla kontrol edemiyor ve sektiriyor (aşağıdaki fotoğraf).


AC Sparta Praha’nın ilk golünün dokuz saniye öncesine bakıyoruz. Torreira’nın yerden seken sert pasını Kerem Demirbay kontrol edemiyor. Daha doğrusu sektiriyor ve top havalanıyor. Tam orada AC Sparta Praha’nın sağ kanat beki Preciado var. Bu sırada Demirbay, dört rakibiyle çevrelenmiş durumda. (Kaynak).

Bu topu Angelo Preciado kafayla merkezdeki Lukas Haraslin’e kazandırıyor. Onu tutması gereken Abdülkerim Bardakcı ise oldukça uzak, ama Bardakcı yine de öne doğru hamle yapıyor (aşağıdaki fotoğraf).


İki saniye sonrası. Kafayla topu Haraslin’e kazandıran Preciado öne koşusuna başlamış durumda. Demirbay’ın topu kaybetmeyeceğini düşünen Berkan Kutlu ise ileride kalmış. Topu kontrol eden Haraslin, Bardakcı’nın şarjına rağmen gerideki Kairinen’e verecek pasını. O da gelişine Preciado’yu kaçıracak. (Kaynak).

Bu sırada Demirbay’ın top kaybı yapmayacağını düşünen Berkan Kutlu öne çıkıyor. Preciado’nun kafa topunu kontrol eden Haraslin, Bardakcı’nın baskısına rağmen gerideki Kaan Kairinen’e veriyor pasını. O da gelişine bindiren Preciado’nun önüne atıyor topu (aşağıdaki fotoğraf).


Golün beş saniye öncesi. Preciado, Kairinen’in pasıyla buluşacak ve topu biraz sürdükten sonra üzerine çıkan Muslera’nın üzerinden Galatasaray kalesine gönderecek. (Kaynak).

Bu golde gördüklerim şöyle:

  • Galatasaray İstanbul’daki Bayern Münih maçında da bu yerleşim hatasını yapmıştı. Bardakcı Musiala’yı uzaktan marke ettiği için onun Bayern Münih’ı hücuma çıkaran pasını önleyememişti. Bardakcı burada da aynı biçimde Haraslin’e uzakta kaldı.
  • Berkan Kutlu burada Kerem Demirbay’a güvenmekle hata yapmış oldu. Onun topa sahip olacağını düşünerek ileri çıkmış olan Kutlu, Demirbay top kaybı yapınca tutması gereken Preciado’ya uzak kaldı ve onu yakalayamadı.
  • Bu hücumda top Demirbay’a geldiği zaman etrafının dört AC Sparta Praha’lı oyuncuyla çevrili olduğunu görüyoruz. Ona yardım edebilecek tek Galatasaraylı yok etrafında.
  • AC Sparta Praha bu golü, antrenmanda sıklıkça çalışılmış bir hücum seti sonunda kaydetti. Bunu Preciado’nun kafa pasını vermesinin hemen sonrasında hareketlenmesinden anlıyoruz. Daha top Kairinen’e gelmeden önce Preciado Galatasaray savunmasını acz içinde bırakan koşusuna başlamıştı. Kairinen de ona antrenmanlarda ezberlemiş olduğu paslardan birini attı.

Kaan Ayhan atılınca

Sırada, AC Sparta Praha’nın taktik açıdan ne kadar zinde ve bilinçli olduğunu ortaya koyan ikinci örnek var.

Galatasaray’da Kaan Ayhan dakika 69,28’de kırmızı kart görerek takımını 10 kişi bırakıyor. Kaan Ayhan’ın kırmızı karta neden olan faul atışının hemen sonrasında AC Sparta Praha teknik direktörü Brian Priske oyuna hemen müdahale ediyor. O dakikaya kadar Barış Alper Yılmaz’ın marke ettiği Wiesner yerine Jaroslav Zeleny’yi oyuna atıyor.

Galatasaray’da ise sağ beke Barış Alper Yılmaz geçiyor. Ama bunun fazla bir anlamı yok, çünkü önemli olan Barış Alper Yılmaz’ın maç içinde o ana kadar üstlendiği görevi kimin yapacağı, yani oyuna yeni giren Zeleny’yi kimin marke edeceği?

Bu konuda Galatasaray’da bir belirsizlik yaşanıyor. Teknik heyet kenardan bu görev için birilerini işaret ediyor, ancak muhtemelen futbolcular bunu anlamıyorlar.

Tam bu sırada dakika 72,40’da. Muslera ilerideki Zaha’ya doğru uzun bir top gönderiyor. Preciado’dan seken topu Qazim Laçi geriye kalecisine oynuyor. Kaleciyle başlayan AC Sparta Praha hücumunda Laçi topu hemen oyuna yeni giren sol kanat beki Zeleny’ye oynuyor. Bunu bilinçli yapıyorlar, çünkü biliyorlar ki Galatasaray bu koridorda bir kaos içinde.

Top Zeleny’ye gelirken Demirbay Icardi’ye Laçi’yi marke etmesini işaret ediyor, sonra da Zeleny’yi karşılıyor. Ancak Zeleny kolayca Laçi’ye veriyor topu, çünkü Icardi onu marke etmiyor. Demirbay bunun üzerine Laçi’nin Zeleny’ye pas açısını kapatmaya çalışıyor, ama başarılı olamıyor. Böylece Zeleny demarke vaziyette topu alıyor. Icardi eliyle Demirbay’a Zeleny’yi takip etmesini işaret ediyor. Ama artık çok geç her şey için. Aşağıdaki fotoğrafta bunu açık biçimde görüyoruz.


İkinci AC Sparta Praha golünün üç saniye öncesindeyiz. Zeleny Tuci’nin kafa vuruşuyla sonuçlanacak ortayı yapmak üzere. Tuci’yi tutan Berkan Kutlu biraz geride kalmış durumda. Burada sol tarafta dört Galatasaraylının iki AC Sparta Praha’lıyı marke ederken ne kadar yanlış durdukları da gözden kaçmıyor. (Kaynak).

Zeleny topu Galatasaray ceza sahasına ortalıyor. Tuci de kafa vuruşuyla bu ortayı asiste çeviriyor.

Kanımca bu gol iki takım arasındaki taktik bilinç farkını bütün çıplak ve açıklığıyla ortaya koyan bariz bir örnek konumunda. Gördüklerimi paylaşmak istiyorum:

  • Galatasaray’ın defans yerleşimi çok sorunlu. Eğer en gerideki Berkan Kutlu’yu dikkate alacaksak defans yerleşimi açık biçimde yanlış. Çünkü bu defans yerleşimine göre sağa doğru kayma yapılmalı, buna göre de Zeleny’yi de Barış Alper Yılmaz karşılamalı.
  • Ancak Barış Alper Yılmaz Kaan Ayhan’ın yerine sağ beke geçtiği için bu pozisyonu süzemiyor ve o da Kaan Ayhan’ın marke ettiği Haraslin’i tutmayı sürdürüyor. Böylece Zeleny boşta kalıyor.
  • Pozisyonu Demirbay ve Icardi üzerinden inceleyecek olursak Zeleny’ye pas veren Laçi’yi Icardi’nin, Zeleny’yi de Demirbay’ın tutması gerekiyor.
  • Bunu esas alan sağa doğru kaymaların yapılması durumunda golü atacak olan Tuci’yi Berkan Kutlu’nun değil, Bardakcı’nın tutması gerekiyordu.
  • Görüldüğü gibi Galatasaray’da 10 kişi kalınmasının ardından kimin hangi rakip futbolcuyu marke edeceği konusunda bir kaos yaşanıyor.
  • Oynanan bir basketbol maçı olsa Okan Buruk hemen mola alarak takımdaki eşleşmeleri herkese açıklayabilirdi. Ama bu bir futbol maçı. Her ne kadar kenardan müdahale etmeye çalışsa da eşleşmeye ilişkin bilgiler sahadakilere ya doğru biçimde iletilemedi, ya da sahadakiler kendilerine denileni yeterince anlamadı.
  • Bu da bizi Galatasaray futbolcuların doğru eşleşmeler konusunda yeterince taktik bilince sahip olmadıkları sonucuna götürüyor.

Bu golde şu ortaya çıkıyor: Taktik antrenmanlar bir kriz yönetimi gibi, 10 kişi veya 9 kişi kalınması durumunda acilen yapılması gerekenleri de içermeli. Belli ki Galatasaray buna yeterince, ya da hiç çalışmamış. Yaşanan kaos bunu gösteriyor.

Mücadele azmi

AC Sparta Praha, Galatasaray’ı sadece fizik kalite ve taktik bilinci sayesinde değil, zihinsel donanım ve mücadele etme azmi sayesinde de son 16 turunun dışında bıraktı. AC Sparta Praha futbolcuları ilk saniyeden son saniyeye kadar, zaman zaman oyunun momentumunu Galatasaray’a teslim etmiş olsalar da tura hep inandılar ve bu yönde büyük bir mücadele ortaya koydular.

Galatasaraylı futbolcular ise kanımca sanki adlarının Galatasaray olmasının ve takımda şöhretli futbolcuların bulunmasının tur için yeterli olacağı düşüncesindeydiler. Bu maça kadar genelde ne yapıyorlarsa bunları tekrarlayarak son 16’ya kalacaklarına inanmış gibilerdi. Sanki karşılarında bir Süper Lig takımı varmışçasına davrandılar ve tur atlamak için bildikleri ezberlerin dışında ciddi hiçbir şey yapmadılar.

Bu meseleyi bazı veriler eşliğinde tartışmak istiyorum.

  • Galatasaray ilk golü yediği sekizinci dakikaya kadar bırakalım rakip ceza sahasına girmeyi, üst üste birkaç doğru pas bile yapamamış durumdaydı. Galatasaraylılar gol anına dek, altı kez top kaybı yapmış durumdaydılar.
  • Galatasaray ilk golü yedikten sonra oyunun momentumunu hemen ele geçirdi. Duran top sonrasında bulduğu golün ardından öne fırlayabileceği fırsatları da yakaladı. Ama bu sezonun bir alamet-i farikası olarak final şutlarında ve paslarında doğru olanı yapamadığı için skoru değiştiremedi. Böylece ilk yarı boşuna geçirilmiş oldu. İlk yarının momentum haritasında Galatasaray’ın oyuna hâkim olduğu çok açık biçimde görülüyor.


İlk yarıdaki momentum haritası. (Kaynak).

  • Galatasaray ilk yarıda iki temel hata yaptı.
      1. İlk olarak AC Sparta Praha’nın fizik kaliteye sahip olduğu, bunu da oyunun devamında sahaya yansıtacağı ihmal edildi.
      2. Öne geçmek için daha fazlasını yapmak gerektiği düşünülemedi.
  • İlk yarıdaki bazı veriler de ilk yarıda Galatasaray’ın direksiyonda bulunduğunu bize çok açık biçimde gösteriyor. İlk yarıda topa daha çok hâkim olan (yüzde 62), rakip kaleye daha fazla şut atan (7), pas isabeti daha yüksek olan (yüzde 81) taraf Galatasaray’dı. Ancak Galatasaray bu istatistik üstünlüğünü skora yansıtamadı.
  • İkinci yarının başlamasıyla beraber AC Sparta Praha fiziki baskıyla Galatasaray’ı abluka aldı. Galatasaray bu baskı nedeniyle ikinci yarıda 10 kişi kalana dek toplam 19 top kaybı yaptı, oyun kuramadı, rakip kaleye de sadece bir kez şut çekebildi.
  • Galatasaray’da topla en çok buluşan oyuncuların sırasıyla Berkan Kutlu (77), Bardakcı (75) ve Muslera (67) olması AC Sparta Praha’nın Galatasaray’ın oyununu nasıl sınırlandırdığını ortaya koyuyor.
  • İkinci yarıda momentum aşağıdaki haritada da görüldüğü gibi AC Sparta Praha’ya geçti.


İkinci yarıdaki momentum haritası. (Kaynak).

Hücum hattının verimsizliği

Sezon başında bunu hayal etmek bile çok zordu, ama şöyle bir gerçek var: Barış Alper Yılmaz dışında Galatasaray’ın hücum hattında oynayan futbolcular sahaya bir mücadele zerk edemediler. Etkisiz ve verimsizlerdi.

Oyundan çıkana kadar Kerem Aktürkoğlu ve Dries Mertens çoğu zaman olduğu gibi düşük bir pas yüzdesiyle oynadılar ve ciddi top kayıpları yaptılar. (Topa 31 kez dokunan Aktürkoğlu yüzde 77 pas isabetiyle oynadı. Yine topa 31 kez dokunan Mertens’in pas isabeti ise yüzde 56’da kaldı.)[1]

Galatasaray ilk yarıda çoğunlukla, ön alanda yapılan baskı sonrasında kapılan toplar üzerinden (gegenpress) tehlike üretti. Ancak bu fırsatları klasik aceleci ve ezbere vuruşlar nedeniyle gole dönüştüremedi.

İlk yarıda Galatasaray kendi kalesinden başlayıp rakip kale önüne kadar gittiği ve atağı sonuçlandırabildiği tek hücum yapabildi. Aşağıya bu hücumu alıyorum.

Dakika 28,46. Galatasaray kendi yarı sahasında Kaan Ayhan’ın kullandığı taç atışıyla topu hareketlendiriyor. Yedi pas sonrasında top yine Kaan Ayhan’a geliyor. O da orta sahadaki Demirbay’a yüksek oynuyor. Üç pas sonrasında top üçüncü bölgede yine Kaan Ayhan’la buluşturuluyor. Kaan Ayhan bu topu kale önüne ortalıyor (aşağıdaki fotoğraf).


Galatasaray’ın maç boyunca geriden ayağa oynayarak geliştirdiği tek hücuma bakıyoruz. Dokuz ayrı Galatasaraylının ayağının değdiği bu hücumda Kaan Ayhan’ın yaptığı ortaya Icardi kafa vuramadı. (Kaynak).

Ancak bu ortaya Icardi kafa vuramıyor (aşağıdaki fotoğraf). Top da böylece dışarı çıkıyor.


23 sırt numaralı Kaan Ayhan kale önüne ortasını yapmış durumda. Ancak Icardi bu topa yetişemiyor. (Kaynak).

Bu hücumda top Torreira ve Aktürkoğlu dışında tam dokuz Galatasaraylı futbolcunun ayağına değiyor.

Ön alan baskısıyla üretilen tehlikeler

Galatasaray’ın ilk yarıda gegenpress üzerinden yakaladığı fırsatlara ilişkin bir örneği aşağıya alıyorum.

Dakika 19,22. AC Sparta Praha Asger Sørensen’in kendi yarı sahasında kullandığı taç atışıyla oyunu hareketlendiriyor. Sørensen öndeki Jan Kuchta’ya doğru topu havalandırıyor. Ancak Bardakcı bu topu kafayla ileri gönderiyor. Bu top Kairinen’in kafasından sekip arkasındaki Icardi’ye geliyor. O hemen sağındaki Mertens’e veriyor, Mertens de ceza sahasına koşu gösteren Aktürkoğlu’na yüksek oynuyor. Aktürkoğlu gelişine kaleye şutluyor bu topu, ancak vuruş tekniği yanlış. Yarı vole atmak yerine ayağının üstüyle topa alttan vuruyor (aşağıdaki fotoğraf).


Galatasaray’ın maçta yarattığı en büyük tehlikeye bakıyoruz. Mertens’in uzun pası sonrasında topla buluşan Kerem Aktürkoğlu sağ ayağıyla şutunu atıyor, ancak bu top yandan dışarı çıkacak. (Kaynak).

Sonuç

Galatasaray dün kanımca zihnen hiç hazır olmadığı ve beklemediği bir yenilgi aldı. Okan Buruk’un maç sonundaki basın toplantısındaki ruh hâli de bunu açık biçimde ortaya koyuyordu. Bana öyle geliyor ki Okan Buruk en çok kendine kızdı bu maçla ilintili. Bunun nedenlerinden birisi takımını taktik açıdan maça hazırlayamadığını düşünmesiydi. Diğeri ise AC Sparta Praha’nın fizik kalitesini ihmal etmiş olması.

Ancak Okan Buruk bugüne dek gördüğümüz teknik direktörlerden farklı bir rota izliyor. Maçları yorumlarken olabildiğince objektif ve gerçekçi bir Buruk portresi görüyoruz. Dün de öyle yaptı ve liderlere özgü bir tutumla tüm suçu üzerine aldı. Ben bu tutumu, Galatasaray’ın önümüzdeki süreçte lehine addediyorum.

İkinci olarak dünkü maç bir paradigmanın da sonu anlamına geliyor kanımca. Okan Buruk sezon başındaki yanlış kadro planlamasının muhtemel hasarını, ürettiği çözümlerle ve İsviçre çakısı futbolcu modelleriyle tesirsiz hale getirmişti.

Ne var ki Galatasaray dün biraz da güçlü olduğu bu alanlardan vuruldu. Okan Buruk’un jokeri Kaan Ayhan (kırmızı kart gördüğü ana dek takımın doğru olanı sürekli yapan en iyi futbolcusu durumundaydı) Galatasaray’ı 10 kişi bıraktı. Bir diğer joker Berkan Kutlu bazı pozisyonlarda yanlış kararlar verdi.

Elbette bozguna yol açan etkenler temelde bunlar değildi. Kanımca Galatasaray turu geçmeyi, 10 kişi kalınca değil, 11 kişiyken ve oyunun momentumu elindeyken düşünmeliydi. Düşünemedi. Çünkü ezberler düşüncenin cehennemidir.


[1] Bu verileri https://www.sofascore.com/galatasaray-sparta-praha/tUsllb#id:11905441 adresinden aldım.

Melih Şabanoğlu kimdir?

Melih Şabanoğlu, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu.

Okur, yazar, merak eder. Çocukluktan itibaren her yaş döneminde ve değişik sektörlerde çalışırken spor ve futbol, amatör tutkusu oldu hep.

Futbolun matematiğini anlamaya çalıştı. Sabahtan akşama dek muhtelif maçlar izleyerek geçireceği günlerin hayalini kurdu.

Ana ilgi ve uğraş alanı ise Osmanlı modernleşmesi ve geç Osmanlı döneminde spor tarihi.

Bu konuda Kuruluş: Mekteb-i Sultani’den Galatasaray Spor Kulübü’ne Türkiye’de Futbolun Erken Çağı (1904-1907) başlıklı bir kitabı var.

Önümüzdeki dönemlerde bu çalışmanın diğer ciltlerini çıkarmayı umuyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir